Sinemada fişlenme korkusu: ‘Sansür’ diyerek baskı yapıyorlar

Sinemacıların son günlerdeki gündemi, bu yıl 7-14 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan 60. Altın Portakal Film Festivali’nde yarışma seçkisinden kaldırılan “Kanun Hükmü/The Decree” belgeselinden doğan baskıcı hava. Nejla Demirci’nin yönetmenliğini yaptığı belgesel, filmde yer alan bir kişi ile ilgili yargı sürecinin devam ettiği gerekçesiyle yarışma seçkisinden kaldırılmıştı. Belgeselde, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra KHK ile görevden alınan Demirci’nin kardeşi Doktor Yasemin Demirci ve Öğretmen Engin Karataş’ın hikayesi anlatılıyor. Filmin seçkiden kaldırılma gerekçesi tamamen göz ardı edilerek, bu durum kamuoyuna “Sinemada sansür” olarak lanse edildi. Meslek birlikleri de harekete geçerek kınama metni hazırladı ve üyelerinden bu metni kişisel hesaplarından yayınlamaları için baskı kurdu.

FİRARİ FETÖ’CÜLERDEN DESTEK
Önce festivalin jüri üyelerinden Demet Akbağ, Ayşegül Aldinç, Onur Saylak, Özcan Alper, Mehmet Günsur, Ali Aga, Sema Kaygusuz, Behiç Ak, Zeynep Dadak, Deniz Tortum, Elif Refiğ, Hazar Ergüçlü, Paolo Bertolin, Ali Ercivan, Hakan Bıçakcı, Anna Maria Aslanoğlu, Ezel Akay, Engin Palabıyık, Senem Erdine, Ahmet Gürata belgeselin yarışma seçkisine geri alınmadığı sürece görevlerini yerine getirmeyeceklerine dair bir açıklama yayınladı. Ardından Emre Uslu, Adem Yavuz Arslan, Önder Aytaç, Said Sefa, Tuncay Opçin başta olmak üzere ne kadar firari FETÖ’cü varsa jürinin kararını destekleyen paylaşımlar yaptı.

ÜYELERİNDEN PAYLAŞIM İSTEDİLER
Sözde özgürlük adı altında meslek birliklerinin desteği gecikmedi. Oyuncular Sendikası, Sinema Emekçileri Sendikası (Sine- Sen), Sinema Yazarları Derneği (SİYAD), Senaryo ve Diyalog Yazarları Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (Senarist Bir), Sinema Oyuncuları Meslek Birliği (Biroy), Film Yönetmenleri Derneği (FİLM-YÖN), Belgesel Sinemacılar Birliği, Sinema Eseri Yapımı Meslek Birliği (SE-YAP) gibi meslek birlikleri de belgeselin festivalden çıkarılmasına tepki gösterdi. “Sansüre Hayır” adı altında ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı olduklarını beyan eden bir açıklama yayınladılar. Üyelerinden de bu metni, “Kamusal baskı oluşmasına katkıda bulunmak amacıyla” kişisel hesaplarından yayınlamasını istediler.

Uzun süredir çeşitli meslek gruplarının içinde olan bir sektör çalışanının anlattığına göre, meslek birlikleri bu açıklamaları hazırlarken, tüm üyelerinin onayını alarak değil, 3-5 kişinin kararıyla yapıyor ve deklare ediyor. Üstelik kamuoyu oluşturulurken işin iç yüzü anlatılmıyor. Belgeselin kaldırılma sebebine yönelik tek bir açıklama yapılmazken, sansür diye niteleyip üyelerini kandırıyor. Bu da birliklerin tarafsızlığına gölge düşürüyor.

FESTİVALDEN VAZGEÇİYORUZ
Meslek birlikleri içindeki sektör çalışanları ise bu durumdan rahatsız. Kişisel hesaplarından yayınlamadıkları takdirde mimleneceklerinin farkındalar. Paylaşımı yapan bir yönetmene sebebini sorduğumda, üzerlerinde mahalle baskısı olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Birlik olarak bu karar alınınca, bizden de paylaşmamızı istediler. Bu durumun festivale ve sinemaya hiçbir katkısı olmadığını biliyoruz. Festivalin kaldırılmasını mı istiyoruz, hayır. Daha da güçlenmesini isteriz. Fakat bu kınamayı yaparak festivalden vazgeçiyoruz aslında. Bu durum bizi üzüyor ve üzerimizde baskı hissediyoruz.”

MESLEK BİRLİKLERİ TARAFSIZ MI?
Filmin yarışma seçkisine kalması, ardından çıkarılması, jürinin çekildiğini açıklaması ve sinemacıların düğmesine basılmış gibi kınama yayınlamaları hızlıca gelişti. Tıpkı Gezi ve son seçim dönemlerinde olduğu gibi birileri sinemacıların düğmesine bastı. O süreçlerde neredeyse sektördeki bütün oyuncuların menajeri olan Ayşe Barım’ın oyuncularını organize ederek sokağa çıkardığı ve istediği tweetleri attırdığı konuşulmuştu. Şimdi ise meslek birlikleri bu işi gönüllü üstlenmiş durumda.

Sevda Dursun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir